Dєvrimci Gєnçlik
  Dev-Genç Her Yerde Biryere Kaybolmadı!
 

Liseli Dev-Genç dergisi ilk sayısı gectiğimiz günlerde çıktı!



Yoldaşlar...

...bilindiği gibi devrimci gençlik örgütü uzun yıllar boyuna örnek bir mücadele tutumu sergilemiş ilerici,aydın bireylerin önderlik ettiği bir genclik örgütlenmesidir.

...bu gün anılarını mücadelemize örnek alarak devrim için can veren yoldaşlarımızın izinden gidip,bütün halkımızla kucaklaşarak o güzel günlere ulaşmayı borç biliyoruz!

LİSELİ DEV-GENÇ
GENÇLİĞİN GELECEĞİNİ ELİNE ALMA MÜCADELESİDİR!

Sevgili Arkadaşlar!
İlk sayımızla sizlerle birlikteyiz. Bizler 12 Eylül Faşist rejiminin her türlü baskı ve şiddetinin sürdüğü, kitapların toplatılıp yakıldığı, aydınların hapishanelere atıldığı, bizler gibi devrimci gençlerin işkencelerden geçirildiği, sokak ortasında vurulduğu, gerektiğinde yaşı büyütülerek asıldığı bir dönemin ardından doğan kuşağız. Çoğumuz 12 Eylül'ün kışla mantığı içinde büyüdük. Bizler adına "birileri" durmadan kararlar aldı. Bizden ise her zaman olduğu gibi "itaat etmemiz" beklendi. İnsan olmanın güzelliğinin anlatılması gereken okullarımızda milliyetçi ve dinci eğitim anlayışıyla insan yanlarımız budanarak robotlaştırıldık. Birileri bizim adımıza politikayla ilgileniyordu nasıl olsa. "Hem ne gerek vardı politika gibi sıkıcı memleket meseleleriyle ilgilenmeye..." Böylece yaşamlarımız üzerinde politika yapılır oldu. Egemenler bizim üzerimizden para dolu kasalarına yeni kasalar eklediler.
Gelişen medyaları ve iletişim araçlarıyla yaşamlarımıza yön verir hale geldiler. İnsanların birlikte ürettiği güzellikler, paylaşımlar küçümsenir, yerine ise köşe dönmeciliğin ve bencilliğin tohumları ekilir oldu. Oysa ki insanı güçlü kılan şey örgütlü eylemiydi. Bugün ise insana yalnızlık, çaresizlik dayatılmaktadır. Kelepçeler ellerimizden çok ruhumuza takılmakta, hapishaneler bilincimizde kurulmaktadır. Böylelikle bizim kuşağımız kendi yalnızlığına hapsolmaktadır. Önümüze 3F kuralı denen (Portekiz'de 40 yıl boyunca süren diktatörlüğünün sihrini soranlara Salazar'ın yanıtı 3F "Futbol", "Fiesta", "Fado") pop-arabesk eğlence anlayışı, fuhuş, futbol, magazin, moda konulmakta, bizler bunlarla oyalanıp tükenir ve tüketirken, egemenler yaşamlarımızı işgalde, onlara mevzi kazandıran yasaları bizlerin haberi bile olmadan meclisten geçirmektedirler. Kısacası egemenler beğeni ve zevklerimize, düşüncelerimize kadar tüm yaşantımızı medya aracılığıyla yönlendirmektedirler. Günden güne sömürülerini arttırarak bizleri sefalet koşullarına mahkum etmektedirler. Bilinmelidir ki yaşanan sömürü ve baskılar sonsuz değildir.
Bütün bu nedenler geçmişte Devrimci Gençlik mücadelesini yükselten yoldaşlarımızın ne kadar haklı olduğunu göstermektedir. Bu yüzden 12 Eylül'ün bize dayattığı kuşak kopmasına karşı çıkıyoruz. Deniz'in çoşkusuyla, İbo'nun direngenliğiyle ve Mahir'in yolgöstericiliğiyle özelde demokratik lise mücadelesinde üzerimize düşenleri en iyi şekilde sırtlayıp genel olarak toplumun demokratikleşmesi sürecinde yerimizi alıyoruz.

LİSELİ DEV-GENÇ SORUNLARIMIZ ETRAFINDA ÖRGÜTLENİP TALEPLERİMİZİ İFADE EDECEĞİMİZ BİR ARAÇTIR

Bugün egemenler, bizlere bir hizmet olarak sunulması gereken eğitimi ticari kazanç alanı olarak görmekte, bizleri ve ailelerimizi müşteri olarak algılamakta, öğretmenlerimizi ise bu müşteriyi hoşnut edecek köleler olarak tasarlamaktadır. Ülke bütçesinden eğitime ayrılan pay günden güne azalırken bizlerden ise her geçen gün "bağış" adı altında yeni yeni başlıklarla para toplanmaktadır.
Bugün okullarımız tamamıyla ticari işletmelere çevrilmekte, bizlere örnek olması gereken okul müdürü vb. yöneticiler gözünü para hırsı bürümüş işletmecilere dönüşmektedir. Bu ticarileştirme bir çok hizmet alanında da (sağlık, ulaşım, sosyal hizmetler,vb.) uygulanmaktadır.
Ayrıca okullarımıza bütçeden pay ayırmayan devlet, özel okulları teşvik etmekte, eğitimin özelleşmesinin önünü açmaktadır. Kısacası bizlerden alınan vergilerle bize hak/hizmet olarak sunulması gereken eğitim için ikinci kez para istenmektedir. Bizim ödediğimiz vergilerle ise sermayeye kazanç alanları yaratılmakta bizlere açlık ve sefalet koşulları reva görülmektedir. Özel okulların yanında teşvik edilen özel dershanelerin önü her sene uygulanması öngörülen Seviye Belirleme Sınavı'yla iyice açılıyor.(Özel dershane sayısı 2002 yılı:2122, 2008 yılı:4031)
Ayrıca liseler, özel-devlet ayrımının dışında anadolu lisesi, meslek lisesi, düz lise diye ayrılmakta böylelikle fırsat eşitliğine sahip olmayan bizler, "ekonomik gelir durumumuzun" gereğine göre sınıflanmaktayız. Böylece daha iyi eğitim almış olanlar (eğitime daha çok kaynak ayırabilmiş ailelerin çocukları) anadolu liselerine, kapitalizmin sanayi yükünü çekecek olanlar da meslek liselerine yönlendirilmektedir. Bu liselerin kendi içinde de puan durumuna göre ayrımlar olmaktadır. Daha da ileriye gidersek okul içinde dahi, okul yönetiminin istediği "bağış"ları ödeyebilen ile ödeyemeyenler arasında bile bir sınıflama yapılmaktadır. "Okulun giderleri"ne katılan öğrenciler fiziki koşulları daha iyi sınıflara konulmakta, ekonomik durumu iyi olmayan arkadaşlarımız bodrum katındaki sınıflara hapsolabilmektedir. Liseye gidemeyen arkadaşlarımız ise çoktan sanayi sitelerinde, atölyelerde çalışmaya başladı.
Sınıf mevcutlarının çokluğu, yeteri kadar öğretmen atamasının yapılmaması ve artan genç nüfusa rağmen okullaşma oranının azalması eğitim sisteminin kangrenleştiğini gösteren diğer sorunlardır. Normal standartlara göre 25-30 kişilik olması gereken sınıflar, birçok okulda 60-70'i bulmakta, okul yapmak için harcanacak para ve öğretmene verilecek maaştan kaçınılmaktadır. Doğu illerine doğru gittikçe bu sorunların boyutu katlanarak büyümektedir.
Kapitalizme gerekli ve yeterli sayıda kadro yetiştirmek için sistemin önümüze bizi yarıştıran, elemeci, rekabetçi bir sınav sistemi koyması bir başka sorundur. Amaç niteliği ölçmek bizlerin gelişiminin önünü açmak değil, bizi dışarıda bırakmak olunca bu da gayet normaldir. Ayrıca sınavlar bile sistem için başlı başına bir kazanç kapısıdır. Sınavların hayatımızda ne kadar önemli bir yer tuttuğu düşünülürse bize ve ailelerimize yaşatılan sıkıntı ve stres hatırlanırsa sınav sisteminin eğitim sistemiyle ilişkisini kurup bu sorun üzerinden de örgütlenme olanağı yaratabiliriz.
Eğitim alanında yaşadığımız sorunların diğer yönü ise eğitim ve öğretimin içeriği ve şeklidir. Eğitimin içeriğini milliyetçi ve dinci, bilimsel olmayan öğeler oluşturmakta, devlete itaat edecek, yaşadığı her sıkıntıyı kaderiyle açıklayıp sermayeye kulluk edecek "sözde vatandaş"ların yetiştirilmesinde bu ideolojiler araç olmaktadır. Yeteneklerimizi açığa çıkaran bir eğitim anlayışı uygulanmamakta eğitim süreci bize hiçbir söz ve karar hakkı tanımadan bahçıvan bitki örneğinde olduğu gibi anti demokratik bir şekilde işlemektedir. Bizler budanacak bitkiler değiliz. Bizlerin de bir kişiliği, istek ve tercihleri var. Bugün okullarımızın özgüçlerini biz lise öğrencileri ve öğretmenlerimiz oluşturmaktadır. Ancak ne bizlerin ne de öğretmenlerimizin söz ve karar hakkı vardır. Bu yüzden başlıca taleplerimiz parasız, demokratik, bilimsel ve anadilde eğitimdir.
Liseli Dev-Genç Dergisi tüm bu sorunları birlikte tartışarak, çözümler ürettiğimiz bir araç olacaktır. 

ÖZGÜRLÜK, DÖVÜŞEN BİLEKLERİMİZ, SEVGİ DOLU YÜREGİMİZ VE BİLİNCİMİZİN BİRLEŞMESİYLE KAZANILACAKTIR

Sevgili Arkadaşlar!
Okullarımızın dört yıla çıkarıldığı bu koşullarda en güzel çağlarımızı liselerde geçireceğiz. Yaşama hazırlandığımız bu yıllarda, geleceği yaşayacak olan bizleri kapitalizmin insanlık dışı koşullarına boyun eğmeye razı edip kişiliğimizi örselemek isteyen sistemin baskısıyla karşılaşabiliriz. Zaten okul koridorlarına koydukları kameralar bizlerden korkmak için nedenleri olduğunu gösteriyor. Çünkü biz halk çocuklarına karşı suç işliyorlar.
Hepimiz okullarımızda birbirinden farklı sorunlarla karşılaşabiliriz. Ancak biz biliyoruz ki bu fark, ahtapotun başka bir kolunun bizim okulumuzdaki görünümüdür. Bizleri pençesine almaya çalışan bu ahtapota karşı, yani emperyalizme onun ülkemizdeki yerli işbirlikçilerine karşı hep birlikte mücadele etmeliyiz.
Bunun için de öncelikli hedefimiz Liseli Dev-Genç Dergisi'ni en yaygın şekilde dağıtmak ve üretimine katkı sağlamak, Liseli Dev-Genç'i örgütlemektir.
Bizler yüreğimizi, bileğimizi ve bilincimizi bu kavgaya kattığımız oranda özgürlük bugüne kadar bilmediğimiz tatlarla bize geri dönecektir. Hiçbir güzellik yoktur ki bedelsiz kazanılsın. Birbirimize kenetlendiğimizde dünyanın en güzel halayını hep bir ağızdan kardeşçe türküler söyleyip çekmek ellerimizdedir.
Bizler Liseli Dev-Gençliler olarak tüm bu kuşatmaya karşı sizleri, dayanışmaya, sevgiye, umuda ve özgürlüğe doğru giden yolun taşlarını birlikte dizmeye çağırıyoruz

MAHİR HÜSEYİN ULAŞ
KURTULUŞA KADAR SAVAŞ!
TEK YOL DEVRİM! 

KAYNAK: http://komunistforum.net/dev-genc/31189-dev-genc-heryerde-bir-yere-kaybolmadi.html

 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol